GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ ![]() Bundan otuz otuzbeş yıl geriye gittiğimizde, köyümüzde sade ve işlenmemiş çocukluk hislerimizle toprakla oynamak, pınar başından geçerken susamadığımız halde bile kurnadan avucumuzla su içmek, rastgeldiğimiz dereden yada çaydan geçerken hiç olmazsa ayaklarımızı sokmak, çalı çırpı toplayıp ateş yakmak, en tabii ve modası geçmeyen zevklerimizdendi. Bağlardan üzüm, çördük, kiren (kızılcık), çaylardan ellerimizi dikenleri yırtmasına rağmen topladığımız bir avuç böğürtlen, kayalıktan topladığımız daha henüz olgunlaşmamış sütü akan incir şimdiki fabrikasyon bonbonlardan, çikolatalardan, sürpriz yumurtalardan daha zevkli idi. Tabiat şartları ne oyunumuzu bozabilirdi, ne moralimizi, kar, soğuk, fırtına, çamur hiç fark etmezdi. Oyunlara öyle dalardık ki ne yazın öğle sıcağı, ne de kışın ayazı harman yerindeki oyunumuzdan koparamazdı hiçbirimizi. Birde o yaz aylarında harmanda ekin yığınlarının üstüne çıkmak, zengin kadınların sürdüğü en pahalı parfümlerden daha güzel bir kokusu olan buğday tarlalarının biçilmesi, biçilen ekinlerin demet yapılması, yığını, harmanı, samanı, buğdayın çuvallara dolduruluncaya kadar geçen macerayı takip etmenin zevkine doyulmazdı. Hele birde iki öküzün çektiği döğene (düven) bindiğimiz zaman kendimizi ucu bucağı olmayan bir seyahate çıkmış zanneder, çakmak taşlarının altında ezilen buğday başaklarının çıtırdısı, harmanın kokusu, o sıcakta içilen bir tas yayık ayranının tadını yaşamadan anlatamayacağımız zevklerimiz, eğlencelerimizdi. Her akşam sabah ocağı yakmak için kıyılan odunlar, çamaşır veya saçımızı yıkamak için biriktirilen meşe külleri bugünün marka dediğimiz değme şampuanlara taş çıkarır cinstendi. Fakat akarsu gibi geçip giden ömür, bizleri de o çocukluk çağında bırakmadı. Her mevsim tazelenerek yıllarca devam eden bu zevklerden bizde yavaş yavaş uzaklaştık. Ancak geçmiş günler o kadar keskin intibalar, içimize, yüreğimize hakkolmuş ki unutmak ne mümkün. Daha dün gibi hala hatırımızda hep tap taze, hala canlılığını koruyor. Sanırım ölene kadar da bu hatıralarla yaşayacağız. HASAN YALÇIN |
1268 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |