Bayram diye başlasak söze, hemen hepimiz şöyle bir iç geçirip, nerde o eski bayramlar. Bayram eskiden di.? Deriz. Bayramlar mı güzelliklerini yitirdi? Yoksa biz mi bayram sevinçlerimizi? Burada biraz düşünmemiz, kendimizi bir sorgulamamız lazım. Hatırlıyorum da köyümüzde bayram yaklaşınca bizi bir heyecan sarardı. Hele Arefe günü mezarlık ziyaretleri, bayram akşamı yatağın başına korduk bayramlıklarımızı, heyecandan uyuyamazdık sabaha kadar. Öyle şimdiki gibi ayda bir yeni elbise alınmazdı. Yılda bir. Eskiyenler yamanır öyle giyilirdi. Erkenden uyanırdık bayramlıklarımızı giymek, sabah ve bayram namazlarına gitmek, köy meydanına çıkmak için. Bayram namazının ardından bütün köylü bayramlaşır, yaşlıların elleri öpülürdü. Biz misket , çelik-çomak oynar. Ya mezarlıktaki ardıç ağaçlarında ya da Rasim amcanın pelidinde salıncakta sallanırdık.
Son zamanlarda artık bayram deyince hemen herkesin aklına tatil geliyor. Hemen arabaya veya uçağa atlayıp Akdeniz veya Ege sahillerinde bir otele kapağı atıp bir hafta kafa dinlemek, eş dost ve akrabadan ilişkiyi kesmek. Daha amiyane bir ifadeyle hayatını yaşamak gibi ifadeler aklımıza geliyor.
Böyle bir bayram, bizim kültürümüzle, örf ve adetimizle, dinimizle, geleneklerimizle ne kadar örtüşüyor bunu biraz akıl sahipleri olarak düşünmemiz ve irdelememiz gerektiği kanısındayım. Çünkü artık öyle bir hale geldik ki. Sadece kendini düşünen, egoist, kendisi için yaşayan, zevk-i sefa içinde bir ömür yaşamayı kendine şiar edinen bir toplum. Akraba ziyareti, komşuluk, ana babaya saygı , büyüğe hürmet, küçüğe sevgi gibi bizim dinimizin ve kültürümüzün bir parçası olan bu güzel hasletler artık maalesef yaşantımızdan bizleri terk eder oldu. Geçtiğimiz yılda bir tv haberinden hatırlıyorum da; İstanbulda aynı binada değişik katlarda çocukları ve anne-babası ayrı katlarda oturuyorlar. Çocuklar anne ve babalarının öldüğünü ancak bir hafta sonra öğreniyorlar. Düştüğümüz içler acısı hale bir bakar mısınız lütfen. Allah aşkına hep maddi yönden zengin olmak için çalışıp çabalarken kaybettiğimiz değerlerimizi bir düşünelim.
Yukarıda bahsettiğim bayramlar çocukluğumuzda kaldı. Artık büyüdük, onbeşli yaşları geride bırakalı çok oldu. Şehirlerde inanın bayramın bile tadını bulamıyoruz. Ama ben diyorum ki gelin bu bayram hepimiz köyümüze, memleketimize gidelim. Şöyle bir sıla-i rahim yapalım. Bizim yolumuzu bekleyen, biz gitmezsek bayramları bile zehir olacak, gözleri kapılarda olan bizim eksikliğimizi hisseden anne ve babaları bekletmeyelim. Ne acıdır ki sadece bayramlarda hatırlayabildiğimiz yaşlılarımıza vefa borcumuzu ödemeye gidelim. Sakın para gider, gelince ne yer ne içeriz diye düşünmeyelim. Çünkü Peygamberimiz (SAV) Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa sıla-i rahimde bulunsun. Buyuruyor. Peygamberimiz teminat gösteriyor daha gerisini düşünmeye ne hacet.
Haydi bu bayram herkes memleketine, köyüne, yurduna gitsin. Belki o küflenmeye yüz tutmuş ESKİ BAYRAMLAR la karşılaşırız. Kim bilir? Saygı ve selamlarımla Nice bayramlara. Allahaısmarladık.
Hasan YALÇIN