• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Akören Köyüne Hoş Geldiniz!

TELEVİZYONSUZ YILLAR

TELEVİZYONSUZ YILLAR

Bundan yaklaşık 25-30 yıl önce hayatımızda televizyon diye bir şey yoktu. Ama hayat devam ediyordu. Bunlar hayatımıza girince neler oldu? Neler değişti? Şöyle bir bakalım.
Hayatımızda televizyonun olmadığı yıllarda bu boşluğu dolduran radyolar, oyunlar, Karagöz ve Hacivat , köy odaları vs. daha sayamayacağımız ve hemen hemen hepsi kültürümüzün bir parçası haline gelmiş oyun ve eğlenceler bulunmaktaydı. İnsanlar akşam olunca televizyonun başına değil, köy odalarına helva sohbetlerine katılır. Köyün ileri gelenleri odada toplanırlardı. Buralarda yaşlılar; savaş, kahramanlık, avcılık, askerlik gibi hatıralarını anlatırlar. Yusuf ile Züleyha, Karacaoğlan, Ferhat ile Şirin, Battal Gazi gibi kitaplar okunur, saz çalınır, türküler söylenirdi. Odalara genelde hatırlı (öğretmen,imam,o yörede sözü dinlenen insanlar olur) kişiler gelir. Kız alıp-verme gibi söz kesme işleri bile buralarda yapılırdı.

Hayat böyle devam edip giderken bir gün  televizyon diye bir alet giriverdi evimize. Sanki çok hatırlı bir misafir gibi onu hemen baş köşeye oturttuk. Hep onun dediğini dinledik. Hep onun dediğini yaptık. Biz karşısında ağzımızı açıp bir kelime bile edemedik. Bu eski odalar, sohbet ortamları, halkın birbiriyle olan diyaloğu, samimiyeti, sevgisi, saygısı, maneviyatı, hissiyatı daha sayamadığımız bir sürü değerleri bir anda yok olup gitti. Antenleri en iyi çeken frekansa (dodurgaya, amasyaya, seciğene yada çala çevir), yaşantımızı da televizyona ayarladık. Hep onun yiyeceksin dediğini yedik, hep onun giyeceksin dediğini giydik. Sormadık bu dediğin yiyecek bizim kültürümüzde var mı? Bu dediğin giyecek bize uyar mı? Televizyon ne diyorsa doğrudur. Biz onun kadarını nerden bilelim. Sormamız bile ayıp. Çocuk okulunda, televizyonda gördüğü okul dizisindeki öğrenciye, Anne bilmem hangi sosyeteye ait dizideki kadına, Baba bilmem hangi ecnebinin yaptığına özendi.  Böylece ne aile kaldı ortada, ne saygı,ne sevgi, ne gelenek, ne kültür ne din  hepsi yok oldu gitti.

Anne gündüz televizyon izlerken eteğine yapışan çocuğunu başından savmak için, git oyuncaklarınla oyna, görmüyor musun televizyon izliyorum? der.
Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur. Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini bile ayırmaz. Çünkü televizyondakiler her şeyden daha önemlidir.
Birazcık geliri yerinde olup ikinci televizyon almaya gücü yeten aileler çocuğa ‘bak derslerine iyi çalışırsan bir televizyonda senin odana alacağız’ dediler çocukta tabi ki televizyon sahibi olmak için hemen söz veriverdi ders çalışacağına, okulda başarılı olacağına.
Ancak araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çarçabuk yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır. Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Aksiyon Dergisinin 2007/Ocak sayısında çocukların televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için kilo aldıklarını ve obezite çocukların sayısının arttığı. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgan olmaktadır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemelerinden dolayı ruh sağlıkları bozulmaktadır.

Teknolojinin gelişmesi, iletişimin yaygınlaşması tabi ki kötü değil, dünyanın neresinde ne oldu anında haberimiz oluyor. İstediğimiz bilgiye tek bir tuşla erişiyoruz. Ama kadın kocasından, anne baba çocuğundan habersiz yaşıyor. Daha doğrusu teknolojiyi kullanmasını ve hayatımıza tatbikini bilmiyoruz. Allah’a imandan başka her şeyin fazlasının zarar olduğundan hareketle şöyle bir arada televizyona ‘SEN SUS’ deyip okumaya, sohbete ve birbirimize zaman ayırmalıyız. Yoksa sadece ”BAKAR” bir toplum haline geliyoruz. SAYGILARIMLA…

HASAN YALÇIN
Yorumlar - Yorum Yaz