• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Akören Köyüne Hoş Geldiniz!

DERGİ ÇALIŞMASI

TARİHİN DERİNLİKLERİNDE KAYBOLANLAR

(ALETLER, ADETLER, MESLEKLER)

 

            Daha dün diye hatırladıklarımızın üzerinden nerdeyse yarım asır geçmiş. Son 25-30 yılda öylesine  baş döndürücü değişikler yaşadık ki biz bile çoğunu hatırlamaz olduk.  Biz tekrar hatırlamamız gelecek nesillerin ise masal gibi değil de gerçekten yaşantımızın bir parçası olan bu alet edevat ve meslekleri öğrenmesi için  …

KARASABAN

Karasaban belki insanlığın ilk varoluşundan beri kullanılan bir alettir desek yanlış olmaz. Akören tarımına ne zaman girdi hatırlayan bile yoktur. Genellikle tarım ve hayvancılıkla  uğraşan atalarımız geçimini sağlayabilmek ………………

 

KAĞNI ( ÖKÜZ ARABASI)

Şimdilerde çocuklarımızın okul kitaplarında Kurtuluş Savaşını  anlatan sayfalarında Şerife Bacıların, Nene Hatunların, Kara Fatmaların cepheye mermi taşırken çekilen resimlerinden hatırladığımız kağnılar bir dönemin en gözde ve en önemli taşıma araçlarıydılar. Şimdilerde taksisi olmayan ev olmadığı gibi doksanlı yıllara gelene kadar………………..

DÜVEN DÖVMEK( DÖĞEN HARMANI)

 

Hatırlar mısınız eskiden her evin bir harman yeri olurdu. Köyün tamamı çiftçilikle uğraştığından harman olmazsa olmazlardandı. Harmanı sürmek için düven (döğen) adı verilen iki büyük kalasdan biraz daha büyük ve kalın tahtanın altına ekin saplarının inceltilmesi için kesici  çakmak taşı çakılarak yapılan…………………….

 

ÜVENDİRE (ÖĞENDERE)

Eskiden öküzlerle çift sürerken her çiftçinin mutlaka birtane üvendiresi bulunurdu üvendire genellikle kızılcık agacından seçilir agaç yaklaşık bir santimetre capında düzbir

 

 

SIĞIRTMAÇ (SIĞIR ÇOBANI), HERGELE (EŞEK) ÇOBANI

Köyümüzde eskiden genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşıldığı için küçükbaş hayvanın yanı sıra büyükbaş hayvan sayısı da bir hayli fazla idi.  Bunun için havalar ısınmaya başlayınca köy muhtarı ve ihtiyar heyeti bir Cuma namazı çıkışı köylünün hayvanlarını otlatacak istekliler arasından …………………………………

Sığırtmaçlardan hatırda kalanlardan bazıları;  Arif Kaya (Yalağarif), Yusuf Kepür (Kirtan Yusuf), İbrahim Kalabalık (dadaç irbeğem), İbrahim Aslan (cikidanın irbeğem), Samet Aslan (esemet), …………………………………… Guddis Kalabalık (Topal Guddis), Halil Bıyıklı (etem hocanın Halil) Guddis Kalabalık ile Halil Bıyıklı ikisi sığırtmaç durmuş, on beş gün sonra bırakmışlar, yapmak istememişler, o dönemde Aşık Musa Amca da bir destan yazmış,

Etem hocanın Halil geçti Sığırın başına,

Avrenlünün sığırını güttü boşu boşuna,

Buda Avrenlünün gitti çok hoşuna,

………………………….

KÖY, ZİRAAT VE BAĞ BEKÇİLİĞİ

Köy bekçisi kelime anlamı sözlükte; deştivan, deştiman, kizir  olarak geçmektedir. Ziraat bekçiliği köylünün arazisini ve mahsulünü koruyan  kişi, bağ bekçisi ise üzümler olgunlaşmaya başlaması ile köy muhtarı ve ihtiyar heyetinin güze göçülmesi için yani üzümün hasat edilmesi için  duyuru yapıldığı zamana kadar geçecek yaklaşık iki aylık  süre için ücretinin yine köylüler tarafından……………..

……………………………………

Bugün çoğu ebedi hayata göç etmiş olan; Hasan Teker (Namıdiğer Tök Hasan), Ahmet Kalabalık (Topçu Ahmet), Mehmet Kalabalık (Tombut),  Necati ve Yahya Kepür,  Gıracın Osman, Ramazan Şen, Eyüp Ateş, Hamit Tatar, Ahmet Uslu (Cansuz Ahmet), Muharrem Kürekçi, Fevzi Ateş (fözük göbeli), Hasan Keskin (Cirik Hasan), Osman Çiçek (Goca Osman), Mehmet Ali Uslu, Yusuf Kepür (kirtan Yusuf), Arif Tatar (sağır Arif),  Mustafa Bıyıklı (Çilte Mıstık) ….. gibi daha niceleri aklımıza gelecek, ya bekçi bizi kovaladı, ya daha bağa giremeden bir salkım üzüm bile yemeden bir ton sopa yediğini , yada malları dama götürdüğünü…………………

GELENEKSEL YAĞMUR DUASI

Türklerin islamı kabul etmeden öncede yağmur yağdırma geleneğinin var olduğu çeşitli kaynaklarda; Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserinde; Nuh Peygamber, dünyayı dört oğlu arasında bölüştürdüğünde Türklerin atası olan Yafes’e doğu diyarlarını vermişti. Nuh …………………

Çocukluğumuzda köyümüzde yaşadığımız yağmur dualarında sabahın erken saatlerinde daha yemekler kazanlarda pişirilirken  kaşıkları belimize sokup caminin yanında  heyecanla  beklerdik.  Pişirilen ……………….

TARİHİ SETENLERDE BULGUR  

Osmancık Bayır Divan Köylerinde sonbahar yaklaşırken hasat mevsiminden sonra ayrılmış olan bulgurluk buğdaylar önce aşağı pınarda yıkar sonra herkes kendi evinin önünde yıkanmış olan buğdayları kurutur ve köyde bulunan iki tane setenden birine ya hacı Halil Tatar’ın setenine yada Kör Ömer Ateş’in seteninden sıra alarak beklerdi sırası gelen setenlere

TARİHİ SU DEĞİRMENLERİ

Osmancık Akören Köyü sınırlarının ağ bağları mevkii olarak bilinen yerde Şambala sülalesine mensup ……… kişinin çalıştırdığı ve yine aynı mevkide kaya arası denilen yerde bir su değirmeni daha bulunuyordu 

Değirmenlerin bugüne kadar ulaşan yazılı bir tarihi yoktur. İlk kuruluşu 1800 ‘ lü yılların

……………..

Başka neler var ……….

Dernek faaliyetleri,

Yayla şenliği,

makaleler,

kireç ocağını çalıştıranlardan dinledik,

Almanya ya göç hikayeleri,

Şenlik ağaları,

Yıllara göre muhtarlarımız,

Reklamlar

SİZİN GÖRÜŞ, ÖNERİ VE ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUZ.

 

DERGİYE REKLAM VERMEK İSTEYENLER DERNEK YÖNETİMİ İLE İRTİBATA GEÇMESİ GEREKMEKTEDİR.

  
1219 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın